10. Sınıf Dil ve Anlatım Öyküleyici Anlatım
Tebrikler - 10. Sınıf Dil ve Anlatım Öyküleyici Anlatım adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
“-ler, -lar” çoğul eki, varlıkların sayıca birden çok olduğunu bildirmekle beraber cümleye farklı anlamlar da katar.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “-ler, -lar” eki cümleye abartma anlamı katmıştır?
A | Seni öyle görünce benim oldu dünyalar |
B | Erimiş ruhlarımız bir derdin potasında |
C | Kulaklarımda türküdür geride kalan |
D | Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık |
E | Bir kuş sesi gelir dudaklarından |
Soru 2 |
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu Samanyolu hani avuçlarımızdan dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A | “adımdın” sözcüğü türemiş isimdir. |
B | “ömrümüzse” sözcüğü iyelik eki almış soyut bir isimdir. |
C | “Samanyolu” birleşik yapılı özel isimdir. |
D | “birindeyim” sözcüğü topluluk ismidir. |
E | “avuçlarımızdan” sözcüğü; somut, çoğul, bir tür adıdır. |
Soru 3 |
Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi, gerçekte somut iken soyut anlam kazanmıştır?
A | Dünyamızı nasıl insansız düşünemezsek insanı da kitapsız düşünemeyiz. |
B | Kahvaltıdan sonra derin bir nefes alarak kalkmış. |
C | Çarpıcı güzellikteki parkta kısa bir gezinti yaptı. |
D | Başkalarının kapısını zorlayan, sarmalayan rüzgâr, bu kapıyı açık buluyor. |
E | Böyle bir kararı almak yürek ister, unutma. |
Soru 4 |
Hasta eskisi gibiydi. Zayıflamış, yüzü hummanın ateşiyle kızarmıştı. Dudaklar çatlak ve gergindi; zaman zaman diliyle onları ıslatmaya çalışıyordu. Artık eski İhsan değildi; belki onun bir hatırası olmaya doğru gidiyordu. O kadar ki onu böyle görmek, mukadder olanı yolun yarısında karşılamaya benziyordu.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A | Öyküleme tekniğinden yararlanılmıştır. |
B | Kahraman anlatıcının bakış açısına göre anlatılmıştır. |
C | Yüklem görevinde kullanılmış isim soylu sözcükler vardır. |
D | Betimleyici ögelere yer verilmiştir. |
E | Benzetmeye başvurulmuştur. |
Soru 5 |
Bu sabah, tren düdüklerinin büsbütün başka korkularla kanattığı uykusundan, Mümtaz gene bu üzüntü ile uyandı. Saat dokuza yaklaşıyordu. Bir müddet yatağının kenarına oturup düşündü. Doktor, onda geleceğini söylemişti; ancak bugün bir yığın işi vardı. Bu yüzden onu bekleyemezdi.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A | Soyut isimlere yer verilmiştir. |
B | Öyküleme tekniğiyle yazılmıştır. |
C | Olay, kişi, zaman ögelerine yer verilmiştir. |
D | Görme ve işitme duyularına ait ayrıntılara yer verilmiştir. |
E | Topluluk isimleri kullanılmıştır. |
Soru 6 |
Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisi hem çoğul ada hem de topluluk adına örnek gösterilebilir?
A | Bu meyveler, henüz olgunlaşmamış. |
B | Sınıflar, bayram için süslendi. |
C | Komisyonlar, ortak bildiri yayımlayacak. |
D | Öğrenciler, disiplinli olmak zorundalar. |
E | Şehirler, insanın ruhunu bunaltıyor. |
Soru 7 |
Kız(I ) der ki: Ulu(II) Hakan,
Ben de sevdim bir zaman
Vaktiyle genç bir çoban(III)
Sevgilimdi, eşimdi(IV);
Yalnızım(V), fakat şimdi
Bu dizelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A | I |
B | II |
C | III |
D | IV |
E | V |
Soru 8 |
Karadenizliler, denizin durgunluğunu anlatmak için, “Deniz o kadar durgun, o kadar durgun ki karıncalar su içerdi.” derlermiş.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisinin örneği yoktur?
A | Birleşik isim |
B | Tekil isim |
C | Özel isim |
D | Topluluk ismi |
E | Çoğul isim |
Soru 9 |
‟-cık” eki eklendiği sözcüğe genellikle küçültme anlamı katarken bazen somut bir varlık adı türetir.
Aşağıdakilerden hangisinde bu açıklamaya örnek bir kullanım vardır?
A | Bir nefescik dinlenmeden yola çıkamam. |
B | Karşıdaki tepecikte çocuklar oynuyordu. |
C | Babacığım törene son anda katıldı. |
D | Bahçedeki gelincik susuzluktan kurumuş. |
E | Maymuncuk, çocukların ilgisinden rahatsızdı. |
Soru 10 |
Artık gelince biliyorum(I), önceleri korkardım
şöyle ufak bir şey sudan(II) kaçmış ay ışığı(III)
otuz beş bin atlının(IV) dağdan gelen yankısı(V)
Bu dizelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A | I |
B | II |
C | III |
D | IV |
E | V |
Soru 11 |
Bir yolcu dağların doruklarında, kalın kar tabakasıyla kaplı az kullanılan bir patikada tek başına yürüyordu. Kar giderek daha derinleşiyor, yol giderek daha tehlikeli olmaya başlıyordu. Sonunda yolcu soğuğa dayanamayacak hâle geldi ve yere yığıldı.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A | Öyküleme |
B | Betimleme |
C | Açıklama |
D | Tartışma |
E | Karşılaştırma |
Soru 12 |
Aşağıdaki parçalardan hangisi gözlemci anlatıcının bakış açısıyla söylenmiştir?
A | Karşı tepelerden birinin kenarı kızarmıştı. Sonra ince bir parıltı göründü. Bir masal meyvesinin yarım dilimine benziyordu. |
B | Gece saat on ikiyi on geçiyor. Taksimʼde saatin altında tramvayı bekliyorum. Öyle olmasa, bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmiş, derdim. |
C | İlerideki balıkçı lokantasında yine o berbat şarkı. Alıştım artık, rahatsız olmuyorum. Üstelik sevmeye de başladım. Ara ara burnuma iyot kokusuyla karışık zakkum kokusu geliyor. |
D | O, yıpranmamış insanlıktı. İnceliklerini kendisinde bulurdu. Şimdi de cins bir horoz gibi lokantanın dibinde kendi kendine kibirleniyordu. |
E | Eve geldiği zaman saat on bire yaklaşıyordu. Kapının önünde bu gecenin münasebetsizliğini düşüne düşüne anahtarını ararken kapı açıldı. |
⇦ | Liste | ⇨ |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 |
6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | Son |